Soyu Tükenmiş Hayvanlar Nelerdir? Geçmişin En İlginç Ayrıntıları
İzmir’de, arkadaşlarla bir akşam çayı içerken, birdenbire bir konu açıldı: “Hangi hayvanlar soyu tükenmiş?” Yani, tamamen bitmiş, yok olmuş, bir daha asla geri gelmeyecek türler… Neyse, ben de konuya dahil oldum tabii. “Bence, soyu tükenmiş olan hayvanlar arasında ‘Kedi-Yılan’ diye bir şey var, çünkü o kadar ilginç hayvanlar var ki, kim bilir!” dedim. (Arkadaşlarım her zaman bu tür esprileri ciddiye almazlar, ama ben umurumda değil.) Sonra düşündüm de, gerçekten soyu tükenmiş hayvanlar nelerdir? Hadi bunu birlikte keşfedelim!
Soyu Tükenmiş Hayvanlar: Geçmişin En İlginç Ayrıntıları
Öncelikle şunu kabul edelim: Soğu tükenmiş hayvanları listelerken, bazen “Bunlar nereden geldi, kim bunları bir de tasvir etti?” diye düşünüyoruz. Gerçekten, bazı hayvanlar var ki, bir zamanlar dünyanın her yerinde dolaşırken şimdi adlarını bile duymuyoruz. Hadi gelin, bunlardan birkaçına göz atalım. Bu arada, kendimi hayvan uzmanı gibi hissediyorum, halbuki sadece interneti karıştırıyorum. Ama olsun, bu yazıda bir nevi zooloji profesörü gibiyim!
Dodo Kuşu: Herkesin Sevgilisi, Herkesin Unuttuğu
Dodo kuşu, soyu tükenmiş hayvanlar arasında belki de en ünlüsü. Kim bilir, belki de “Dodo” ismi popüler kültüre bu kadar girmiştir çünkü adında “dodo” kelimesi o kadar sempatik ki, adı geçince herkesin yüzünde bir gülümseme beliriyor. Dodo kuşu, 1600’lü yıllarda, artık pek de akıllıca olmayan bir şekilde, insanlar tarafından yenilen, sevimli ama kötü şanslı bir kuştu. Tabii, o zamanlar sosyal medyada paylaşılmadığı için kimse bu kuşu tanımıyor ve çok geçmeden soyu tükeniyor. Dodo’nun trajik hikayesini dinlerken, acaba o dönemin insanları, “Hadi bakalım, şu kuşu bir deneyelim!” mı dedi, yoksa o dönemin ‘fast food’ kültürü müydü?” diye düşünmeden edemiyorum.
Sabertooth Kaplanı: Daha Fazla Diş, Daha Az Şans
Sabertooth kaplanı, dişleriyle meşhur, o muazzam uzun dişlerle her zaman ‘daha fazla’ bir şeyler arayan bir avcıydı. Görünüşe göre, bu kaplanlar dişleriyle en havalı yaratıklardan biri olmaya karar vermişler. Ama sonunda, bu dişler fazla büyüdü ve tükenmelerine yol açtı. Mesela, ‘O kadar büyük dişle yemek yemeye çalışmak zor olsa gerek,’ diye içimden düşünüyorum. Bir sabah uyanmışsınız, dişleriniz o kadar büyük ki, hiçbir şey yiyemiyorsunuz. Sonra da doğa sizi doğal seleksiyonla silip süpürüyor.
Soyu Tükenmiş Hayvanların Günümüzdeki Yeri
Yani, soyu tükenmiş hayvanlar hakkında düşündükçe, bir yandan “Eee, bunlar şimdi ne yapıyorlar?” diye düşünmeden edemiyorum. Birçok kişi bu hayvanları sadece tarih kitaplarında, belgesellerde ya da belki de Jurassic Park gibi filmlerde görmüştür. O yüzden, soyu tükenmiş hayvanlar hakkında konuşmak, bazen insanı geçmişin sırlarıyla yüzleştiriyor. “Şu an bu soyu tükenmiş hayvanlar nerede?” diye sorabilirsiniz. Cevap basit: Onlar kayboldu ve bu kayboluşun ardında bir dizi sebep var. Ya doğal afetler ya da insan eliyle gelen tahribatlar… Gerçekten de insanoğlu bazen doğayı öyle bir şekilde dönüştürür ki, bu türlerin yok olmasına sebep olur.
Mesela, o zamanlar “Sabertooth kaplanları neden kayboldu?” diye düşündüm. Cevap, “Aaa, belki de doğada ‘daha fazla av var, ama daha az yemek’ dedi ve tükenmeye başladılar.” Şaka bir yana, doğa bazen o kadar dengeyi kaybediyor ki, her şey bir şekilde çöküyor. Bir yandan hayvanlar tükeniyor, diğer yandan insanların iç dünyasında da tükenmişlik hissi ortaya çıkıyor. Doğa ve insanlar arasındaki bu derin bağları düşündükçe, hayatın çok katmanlı olduğunu fark ediyorum.
Soyunun Tükenmesine Sebep Olan İnsan Etkisi
Ve son olarak, soyu tükenmiş hayvanlar deyince aklıma şu geliyor: “Bunu biz mi yaptık?” Evet, doğal afetler, iklim değişiklikleri falan derken, insan eliyle gelen etkiler de oldukça büyük. Ağaçları kesmek, ormanları yok etmek, diğer hayvan türlerini tehdit etmek… İnsanlık tarihinin “keşke yapmasaydık” dedirten anlarından bazıları. Hani bir gün bir arkadaşım demişti: “Doğa da sabırlı değil, insanlık bir noktada tükenirse, doğa da geri adım atar.”
Sonuçta, soyu tükenmiş hayvanlar hakkında konuşmak, geçmişin derinliklerine inmek gibi bir şey. Her ne kadar esprili bir şekilde bu konuda kafa yoruyor olsam da, doğal dengenin kırılması ve bunun sonucunda hayvanların yok olması, düşündüğümüzden çok daha ciddi bir mesele. Gelecekte, belki de soyu tükenmiş hayvanların geri gelmesi için bir şeyler yaparız. Kim bilir? Ama şimdilik, Dodo’nun ve Sabertooth kaplanlarının anısına bir kahve içelim, ne dersiniz?